Kültür

Banyonun Tarihi

Banyonun Tarihi

Günümüzde teknolojinin getirdiği yeniliklerle, adeta bilim kurgu filmlerinden çıkmışçasına kendini gösteren banyolarımızda artık solar cihazlardan müzik setlerine, duşakabinlerden sensörlü musluk bataryalarına birçok şeyi bulabilmekteyiz. Hepsinden önemlisi de artık her evin bir banyosu bulunmakta. Bunu neden söylediğimizi aşağıdaki makalemizi okuyunca anlayacaksınız çünkü eski tarihlerde dünyaya gelmiş olsaydınız yıkanma açısından bu kadar şanslı olmayacaktınız. Gelin banyonun gelişiminin gizli ve maceralı tarihine hep birlikte göz atalım.

Bilinen en eski yıkanma alanlarının Gazze ve Babil çevresinde ve yaklaşık 5000 yıl öncesine kadar dayandığını gösteren arkeolojik kalıntılar bulunmakta. Öncesinde insanların nasıl yıkandığı ve yıkanma alışkanlıklarının ne olduğu pek bilinmemekle birlikte çeşitli tahminlerden oluşmakta. Ancak bu yazımızda daha çok yapısal olarak banyoların gelişimini inceleyeceğimiz için yıkanmayla ilgili daha detaylı bilgileri “Yıkanmanın Tarihi” başlıklı makalemizde bulabilirsiniz.

Gelelim banyonun gelişimine ve uygarlıklara göre farkına.

Tarihin ilk olmasa da en gösterişli hamamlarını Romalıların kurduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca Romalıların yıkanmaya fazlasıyla düşkün olduğunu düşündüğümüzde bu keyfi hak ediyorlardı diyebiliriz. Şehri besleyen su kemerlerinden ulaşan sular, 11 büyük hamamla birlikte bulunan yüzlerce özel hamama kadar ulaşıyorlardı. Yani Romalıların yıkanmaya olan düşkünlükleri, bugünkü sıhhi tesisat anlayışının temellerini atmıştır diyebiliriz.

Toplumun buluşma noktası olarak görülen Roma hamamları aynı şekilde değer görüyor ve aynı zamanda mimarisine de fazlasıyla önem veriliyordu.

Romalıların ilk hamam binası ise İ.Ö 25 yılında yapılmıştır. Döneminde “therme” olarak adlandırılan bu alan aynı zamanda günümüzde kullanılan termal tesislerinden kelime olarak çıktığı noktada bulunmaktadır.

Roma’da hamamlara verilen önemi kısaca bir örnekle açıklayabiliriz. Dönemin en büyük katedrallerinden biri olan Londra’daki St. Paul Katedrali’nden en az 6 kat daha fazla alana yayılan hamamlar bulunmaktaydı. Öyle ki bu hamamlarda 1600e kadar insan aynı anda yıkanabiliyordu.

Tabii dönemin hükümdarları için de büyük hamamlar aynı zamanda bir itibar gösterisi olarak kabul görüyordu.

Doğu dünyasndaki hamam kültürü ise batıya göre biraz farklıydı. Özellikle Arap medeniyetiyle birlikte yayılan hamamlar, doğuda da bir sosyalleşme alanı olarak görülüyordu. Öyle ki hamam kelimesi dahi Arapça kökenli olmakla birlikte sıcaklığı yayan anlamına gelmektedir. Arap hamamlarının en büyük özelliklerinden biri içerisinde bulunan onlarca odanın farklı sıcaklık seviyelerinde olmasıydı.

Eski Osmanlı Hamamından Bir Görünüm

Eski Osmanlı Hamamından Bir Görünüm

Roma İmparatorluğunun çöküşünden sonra batıda hamam kültürü hızla çökmeye başlasa da haçlı seferleri sonucunda batı hamamlarla yeniden tanıştı ve İngiltere, Fransa gibi büyük merkezlerde hamamlar yeniden kurulmaya başladı.

Günümüz banyolarının şekillenmesi ise 16. Yüzyıldan sonra başladı. Bu dönemde özellikle Fransız saraylarında yapılmaya başlanan küvetler çok geçmeden aristokrat kesim içerisinde de yayılmaya başladı ancak Avrupa’nın banyo kültürünü geçen 1000 yılın ardından kazanması da bir hayli sıkıntılı oldu. Dönemin sömürgeci kuvvetlerinin yasalarını, işgal ettikleri ülkelere dayatması sonucuyla da dünyanın önemli bir kısmında banyo sıkıntısı yıllarca devam etti. Ancak Ortaçağ’dan çıkabildikten sonra nihai bir şekilde küvetler, evlere kadar yayılmaya başladı. Bu sırada teknolojinin gelişimiyle birlikte şehirlerde kurulan su şebekeleri de banyonun yayılmasına yardımcı oldu.

20. yüzyıldan itibaren ise banyo artık Avrupa başta olmak üzere tüm dünyanın vazgeçilmezleri arasına girmeye başlamıştı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir